MARDİN
MÜZEKENT MARDİN
1 GÜN
Mardin havaalanında buluşup Otelimize yerleşip bir süre dinlendikten sonra Kuzey Mezopotamya Platosunda yer alan bu muhteşem ve esrarengiz kentimizi gezmeye başlıyoruz. Kırklar Kilisesini tanıdıktan sonra Mardin Müzesini ziyaret ediyor ve daha sonra otantik Kasımı ye Medresesi, Ulu Camii, Zinciriye Medresesi, Sokulbakar, Bezzazlar, Sobacılar, Kasaplar, Dellallar, Kazancılar, Bakırcılar, Marangozlar, Attarlar, Hasan Ayyar ve Babıssor Çarşılarını gezerek şehrin ilginç daracık sokaklarında yürüyerek Abbara’lardan geçip Mungan’lar Evine konuk oluyoruz. Daha sonra enfes mimarisi ile PTT Evi’ni tanıyor ve şimdi olağanüstü güzellikteki Süryanilerin Vatikanı diye tanımlayabileceğimiz 639 yıl boyunca Dünya Süryanilerinin Patriklik Merkezliğini yapmış olan ihtişamlı Deyrü’zzafaran Manastırı (Mor Hananya) da tanıdıktan sonra günün son ziyaretini yaparak Hatuniye Medresesini görüp otelimize dönüyoruz. Akşam yemeği Cercis Murat Konağında, konaklama otelimizde.
2 GÜN
Otelde alacağımız kahvaltı ardından yörenin taş mimarisini en iyi yansıtan örneklerinin yer aldığı Midyat’a hareket ediyoruz. . Yolumuz üzerinde yer alan Savur beyliğini ve Kıllit köyünü ziyaret ediyoruz. Savur Beylerinden Halim Bey Evi’ni gezerek Hristiyanlığın ilk izlerini göreceğimiz Kıllit köyünde Mor Dimet Manastırı’nı ( Romatizma Manastırı ) gezerek Midyat’a varıyoruz. Midyat sokaklarında tüm gezgin dostlarımızı bir süre serbest bırakıyoruz. Bu süre sonrasında Savurlu Mor Samuel ile Kartminli Mor Şemun tarafından MS.397’ de inşa edilmiş olan Deyr-ül Umur ( Mor Gabriel ) Kilisesini ziyaret ediyor daha sonra bir taş işçiliği şaheseri olan Devlet Konuk Evini tanıyor ve otelimize dönüyoruz. Akşam yemeği ve konaklama otelimizde.
3 GÜN
Sabah Otelde alacağımız kahvaltı ardından valizlerimizi otobüsümüze yerleştirerek alış-veriş için serbest zaman veriyoruz. Saat 11.00’de aracımıza binerek Mardin’den ayrılıyoruz. Ilısu Baraj gölünde boğulma korkusunu yaşayan dillere destan Hasankeyf’e varıyoruz. Buradaki güzellikleri derinlemesine tanıdıktan sonra öğle yemeğimizi Dicle Nehri’nin en durgun aktığı noktada eskiden sallarla gelen tüccarların yemek yediği doğal mağaralarda yer alan ve şimdi cafe olan Yol Geçen Hanı’nda yedikten sonra (ekstra) kim bilir belki de bir daha göremeyeceğimiz bu güzellikleri yaşayan son insanlar arasına katılıyoruz. Hasankeyf’te çeşitli dönemlere ait narin minareler, ‘‘Asankif Köprüsü’nün hayranlık uyandıran dev kalıntıları, soğan kubbeli türbelerin Anadolu’daki tek örneği olan Zeynel Abidin Bey Türbesi ve zaviye tarzının ender örneklerinden S.Abdullah Zaviyesi, kayalara oyulan binlerce ev, dükkân, kilise ve İbni Şaddat’a göre bir zamanlar sayıları 7 iken bugün yalnız 3’ü korunabilen ilginç hayvan oymalarıyla zenginleştirilmiş anıt kapılar ve muhteşem manzaralı Artuklu Akropolü’ne ev sahipliği yapıyor Hasankeyf gezimizin ardından Havalanına gidip bilet işlemlerinin ardından İstanbul’a hareket ediyoruz.İstanbul Atatürk Havaalanına vardığımızda Medeniyetler diyarını bizlerle tanıyan siz kültür sever konuklarımızla bir başka turda tekrar görüşebilmek umuduyla vedalaşıyoruz.